Nazım Hikmet şiirleri belki de birçoğumuzu etkileyen şiirlerin başında gelmektedir. Ünlü şairin dizeleri, satır aralarına serpiştirdiği duygularla yüreklerimize dokunurken, bir dönemi anlayabilmek için birçok da ipucu sunmaktadır. Gelin hep birlikte Nazım Hikmet şiirleri konusuna bir göz atalım.
Nazım Hikmet Şiirleri
Hayatı boyunca sürgünler, mapushaneler, çeşitli zorluklar ve sancılı aşklarla hayat deneyimi yükselen Nazım Hikmet, kaleme almış olduğu birçok şiirle de yüreğinden taşanları okurlara aktarmaktadır. Özellikle Türk siyasi yaşamının bir çeşit dönem haritasını bize sunan Nazım Hikmet şiirler, düşünme ve sorgulama eylemlerini de beraberinde getirmektedir.
Bir zamanlar vatan haini ilan edilen ve sürgünlerden cezaevlerine kadar her türlü baskıyı gören yazar, yeri geldiğinde diğer yazarlar gibi mahlas kullanarak şiirlerini ve yazılarını kaleme almıştır. Şimdilerde Nazım Hikmet şiirleri yediden yetmişe herkes tarafından beğeniyle okunmakta, ezberlenmekte ve üzerine çeşitli akademik ve bilimsel çalışmalar bile yapılmaktadır. Kimi zaman çocuklar kimi zaman işçiler için, kimi zaman özgürlük kimi zaman da aşkları için şiirler kaleme alan Nazım Hikmet, sanki günümüzü görerek satır aralarına eklediği düşündürücü sözlerle halen hepimizin ilgi odağı olmasını sürdürmektedir. Şimdi gelin hep birlikte bazı Nazım Hikmet şiirlerine bir göz atalım:
Nazım Hikmet şiirleri nelerdir?
Dünyayı Verelim Çocuklara
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelimGümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda…Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! ..Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdikANLAYAMADILAR…
Ben Senden Önce Ölmek İsterim
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…
Bugün Pazar
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım…
Türkiye İşçi Sınıfına Selam
Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.Türkiye işçi sınıfına selâm!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!
Paranın padişahlığını,
karanlığını yobazın
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!